Elli Bir; siz sormadan ben söyleyeyim niğdeli olmamdan kaynaklanan bir addır ve kişisel bir weblogdur. Okumakta olduğunuz sayfalardaki yazılan yazılar ve resimler neredeyse çoğu bana aittir ve siz dilediğiniz şekilde kopyalayıp kullanma hakkına sahipsiniz. Aga denedim en güzel Opera tarayıcısında yani browserinde görünüyor.Ben zaten internet explorer kullanmıyorum.






İklim değişikliği (Climate change)...

Kuresel_Isinma

İklim değişikliği : Dünyanın ısısı düzenli olarak artmaktadır. Küresel ortalama yüzey ısısı şu anda 15 C derece civarında. Jeolojik ve diğer bilimsel kanıtlar, geçmişte yüzey ısısının en yüksek 27 C, en düşük de 7 C derece olduğunu gösteriyor.

Fakat bilim adamları doğal dengenin, insanlardan kaynaklanan yoğun bir ısınma süreciyle bozulduğunu ve bu durumun dünyadaki hayatın büyük bölümünün tabi olduğu iklimin istikrarı için önemli çıkarımlara yol açacağını söylüyor.

Sera etkisi: Atmosferde oluşan bir tabakanın yarattığı etkidir. Bu tabaka Güneş'ten gelen ışınların dünyadan yansıdıktan sonra tekrar atmosferin dışına çıkmasını engelliyor. Sera etkisi olmasaydı dünya son derece soğuk bir gezegen haline gelirdi. Sera etkisini artırarak dünyanın normalden fazla ısınmasına neden olan gazlardan bazıları karbondioksit, metan ve azotoksit. Bu gazlar modern endüstride ve tarımda kullanılıyor, fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkıyor. Atmosferin konsantrasyonu her geçen gün artıyor. Örneğin atmosferdeki karbondioksit konstanstrasyonu 1800'lü yıllardan beri yüzden 30'dan daha yüksek bir seviyede arttı. Bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu sera etkisi yaratan gazların salımındaki artışın, dünyanın ısısının yükselmesine neden olacağını düşünüyor.

Küresel ısınma ile birlikte,Tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler ve seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık nedeniyle ölümlerde yaşanacak artış gibi potansiyel tehlikelerin gündeme geleceği. Bu durumun en çok, hızlı iklim değişimine karşı hazırlık yapamayan yoksul ülkeleri etkileyeceği. Yaşam alanlarının hızlı değişimine ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan türünün nesli yok olacağı. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz yüze geleceği. Bilim adamları tarafından söylenmektedir.

İklim değişikliği en büyük küresel tehditlerden birini oluşturmaktadır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC - Intergovernmental Panel on Climate Change), iklim sistemi kesin olarak ısınmaktadır, demektedir. Gözlemler, küresel ortalama hava ve okyanus sıcaklıklarının arttığını, kar ve buz erimelerinin yayıldığını ve küresel ortalama deniz seviyesinin yükseldiğini göstermektedir. Isınmanın çoğunun insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına atfedilebilmesi son derece olasıdır.

İklim değişikliğinin risklerini anlama konusunda insanlık maalesef çok geç kaldı. Tüketilen fosil yakıtların, sera gazı salınımlarının iklimi değiştirdiği ilk olarak 1896 yılında İsveçli bilim adamlarınca rapor edilmiş, ancak bu rapor birçok bilim adamınca spekülatif olarak değerlendirilmiştir. 1930'larda Amerikalı amatör bir bilimci olan Callendar tarafından ısrarlı şekilde desteklenen rapor, 50'lerde Amerikalı bilim adamlarınca benimsenmeye başladı.1970'lere henüz bilim dünyasının kesin projeksiyonlara hazır olmadığı, ayrıntılarına girildikçe iklim mekanizmalarının bilinmezlerinin arttığı anlaşılarak bilgisayar ve uydu teknolojilerinden yararlanan güvenilir stratejilerin oluşturulmasına başlandı. 1988 yazının kayıtlara en sıcak yaz olarak geçişi ilgiyi artırdı. İlk olarak bir Japon araştırıcının saptadığı bazı sera gazlarının ozon tabakasını incelterek canlıları etkilediği ciddiye alınır oldu. 1972'de ‘BM Stokholm İnsan Çevresi Konferansı’ ile çevre duyarlılığının uluslararası örgütlenme ve ulusal etkinliklere yansıması süreci bir dizi uluslararası zirve, hükümetler arası toplantılar ve bilimsel işbirliğine yol açtı. 1988'de Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin kurulması ile başlayan “Rio Zirvesi” ve “Kyoto Protokolu” ile süren, fakat maalesef 2005'te yürürlüğe girecek olan protokolun işlemesi bile iklim değişimini önlemedi. Çünkü yılda 3.5 milyon ton düzeyinde salınan karbon dioksit gazının atmosferdeki ömrü 100, metan gazının ise 40 yıldır. Protokol, salınımların sıfırlanmasını değil, 1990 yılı düzeyine indirilmesini öngörüyor.Pentagon’un önümüzdeki 20 yılda iklim değişimi, kuraklaşma yaşanacağı yönündeki uyarı raporu ve 20. asırdaki iklimsel afetlerin 1 kat/10 yıl hızla şiddetlenerek sıklaştığı, 1987-2002 döneminde 1 trilyon olan zararın 2012’de 2.5 trilyon dolara’a ulaşacağı ve sigorta sektörünü çökerteceği, sosyo-ekonomik kaosa götüreceğini belirten UNEP raporuyla ilgilenmek gerekiyor. Raporda sera gazlarının azaltılmasını, emilimini sağlayacak ekosistemlerin korunması, geliştirilmesi için gereken "karbon ticareti" yatırımlarının 2020'ye kadar 4 trilyon dolar gerektirdiğine yer verilmiş, sonuçta politika, finans çevrelerinin hala risklerin bilincinde olmadığı, pasif kaldığından yakınılıyor.

Son 150 yılda, ortalama sıcaklık dünyada neredeyse 0,8 ºC ve Avrupa'da da yaklaşık 1 ºC artmıştır. Son oniki yılın onbiri (1995-2006) küresel yüzey sıcaklığının (1850'den beri) araçsal kaydına geçen en sıcak 12 yıl arasında bulunmaktadır . Emisyonları sınırlandıracak küresel eylemde bulunulmazsa, IPCC 2100'a kadar küresel sıcaklıkların 1,8 ºC ila 4,0 ºC kadar daha ısınabileceğini beklemektedir. Bu, sanayi öncesi zamanlardan beri kaydedilen sıcaklık artışının 2 °C'yi aşacağı anlamına gelmektedir. Bu eşiğin ötesinde geri dönüşü olmayan ve olasılıkla felaket niteliğinde değişiklikler meydana gelme ihtimali çok daha artmaktadır.

İklim değişikliğinin etkilerien şimdiden gözlenmekte olup, gelecekte daha da belirgin hale gelecekleri tahmin edilmektedir. Sıcak dalgaları, kuraklık ve seller gibi olağanüstü hava olaylarının daha sık ve yoğun olarak yaşanması beklenmektedir. Avrupa'da en büyük sıcaklık artışları güney Avrupa ve Kuzey Kutup bölgesinde meydana gelmiştir. Yağışlar güney Avrupa'da azalmakta, kuzey/kuzey-batıda artmaktadır. Bu da doğal ekosistemler, insan sağlığı ve su kaynakları üzerinde bir takım etkilere yol açmaktadır. Ormancılık, tarım, turizm ve inşaat gibi ekonomik sektörler genellikle istenmeyen etkilerden muzdarip olacaktır. Kuzey Avrupa'daki tarım sektörü sınırlı bir sıcaklık artışından faydalanabilir.

İklim değişikliğinin önüne geçmek için, küresel sera gazı emisyonlarının önemli oranda azaltılması gerekmektedir vebu amaçla politikalar uygulamaya konmuştur.

İnsan yapımı sera gazlarının başlıca kaynakları aşağıdaki gibidir:
elektrik üretimi, ulaşım, endüstri ve hanelerde fosil yakıt yakılması;
ormansızlaştırma gibi, tarım ve arazi kullanımında meydana gelen değişiklikler;
düzenli atık depolama ve
endüstriyel flüorlu gaz kullanımı.

Emisyonların azaltılmasına yönelik politikalar ve çabalar etkili olsa dahi, bir miktar iklim değişikliği kaçınılmazdır. Dolayısıyla Avrupa'da ve özellikle de Avrupa'nın ötesinde iklim değişikliğinin etkilerine adapte olmayı sağlayacak stratejiler ve eylemler geliştirmemiz gerektirmektedir zira en az gelişmiş ülkeler, adapte olmak için en az mali ve teknik kapasiteye sahip olduğundan, en korunmasız ülkeler arasında yer almaktadır.

Türkiye’nin iklim değişikliğine uyumu sağlayabilmesi için Çevre ve Orman Bakanlığı kontrolünde "Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planının Geliştirilmesi Projesi", Çevre ve Orman Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP - United Nations Development Programme) tarafından ortaklaşa uygulanıyor ve İngiltere Büyükelçiliği’nin desteğiyle yürütülüyor. Proje, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Stratejik Program Fonu “Low Carbon High Growth” (Düşük Karbon Yüksek Büyüme) Programı kapsamında finanse ediliyor.

Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı ile; sera gazı emisyonları için ulusal hedefler belirlenmesi, iklim değişikliği ile mücadele etmek için azaltım ve uyumun teşvik edilmesi ve iklim değişikliğinin etkilerini yöneterek dayanıklılığın artırılması hedefleniyor.

Küresel ısınma ( İklim değişikliği ), hem Türkiye hemde Dünya için çok önemli bir konudur. Gelin bizde bireyler olarak küresel ısınma ile ilgili mücadelede bilim adamlarının direktifleri doğrultusunda onların yanında yerimizi alalım ve üstümüze düşeni yapalım.

Etiketler:


Tabiki Go-khan yazdı

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


E-mail

Google